7036 Sayılı İş Mahkemeleri Kanunu
Kanun No: 7036
Kabul Tarihi: 12/10/2017
RGT: 25.10.2017
RG NO: 30221
Amaç
MADDE 1 - (1) Bu Kanunun amacı; iş
mahkemelerinin kuruluş, görev, yetki ve yargılama usulünü düzenlemektir.
İş mahkemelerinin kuruluşu
MADDE 2 - (1) İş mahkemeleri, Hakimler ve
Savcılar Kurulunun olumlu görüşü alınarak, tek hakimli ve asliye mahkemesi
derecesinde Adalet Bakanlığınca lüzum görülen yerlerde kurulur. Bu mahkemelerin
yargı çevresi, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece
Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri
Hakkında Kanun hükümlerine göre belirlenir.
(2) İş durumunun gerekli kıldığı
yerlerde iş mahkemelerinin birden fazla dairesi oluşturulabilir.
Bu daireler numaralandırılır.
İhtisaslaşmanın sağlanması amacıyla, gelen işlerin yoğunluğu ve niteliği
dikkate alınarak, daireler arasındaki iş dağılımı Hakimler ve Savcılar Kurulu
tarafından belirlenebilir. Bu kararlar Resmi Gazete’de yayımlanır. Daireler,
tevzi edilen davalara bakmak zorundadır.
(3) İş mahkemesi kurulmamış olan
yerlerde bu mahkemenin görev alanına giren dava ve işlere, o yerdeki asliye
hukuk mahkemesince, bu Kanundaki usul ve esaslara göre bakılır.
Dava şartı olarak arabuluculuk
MADDE 3 - (1) Kanuna, bireysel veya toplu
iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade
talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava
şartıdır. Bu alacak ve tazminatla ilgili itirazın iptali, menfi tespit ve
istirdat davaları hakkında birinci cümle hükmü uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk
faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya
arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek
zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya, son tutanağın
bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde
davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın
gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe
çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya
başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem
yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar
verilir.
(3) İş kazası veya meslek
hastalığından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat ile bunlarla ilgili tespit,
itiraz ve rücu davaları hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz.
(4) Arabuluculuk Daire
Başkanlığı, sicile kayıtlı arabuluculardan bu madde uyarınca arabuluculuk
yapmak isteyenleri, varsa uzmanlık alanlarını da belirterek, görev yapmak
istedikleri adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonlarına göre listeler
ve listeleri ilgili komisyon başkanlıklarına bildirir. Komisyon başkanlıkları,
bu listeleri kendi yargı çevrelerindeki arabuluculuk bürolarına, arabuluculuk
bürosu kurulmayan yerlerde ise görevlendirecekleri sulh hukuk mahkemesi yazı
işleri müdürlüğüne gönderir.
(5) Başvuru karşı tarafın, karşı
taraf birden fazla ise bunlardan birinin yerleşim yerindeki veya işin yapıldığı
yerdeki arabuluculuk bürosuna, arabuluculuk bürosu kurulmayan yerlerde ise
görevlendirilen yazı işleri müdürlüğüne yapılır.
(6) Arabulucu, komisyon
başkanlıklarına bildirilen listeden büro tarafından belirlenir. Ancak
tarafların listede yer alan herhangi bir arabulucu üzerinde anlaşmaları halinde
bu arabulucu görevlendirilir.
(7) Başvuran taraf, kendisine ve
elinde bulunması halinde karşı tarafa ait her türlü iletişim bilgisini
arabuluculuk bürosuna verir. Büro, tarafların resmi kayıtlarda yer alan
iletişim bilgilerini araştırmaya da yetkilidir. İlgili kurum ve kuruluşlar, büro
tarafından talep edilen bilgi ve belgeleri vermekle yükümlüdür.
(8) Taraflara ait iletişim
bilgileri, görevlendirilen arabulucuya büro tarafından verilir. Arabulucu bu
iletişim bilgilerini esas alır, ihtiyaç duyduğunda kendiliğinden araştırma da
yapabilir. Elindeki bilgiler itibarıyla her türlü iletişim vasıtasını kullanarak
görevlendirme konusunda tarafları bilgilendirir ve ilk toplantıya davet
eder. Bilgilendirme ve davete ilişkin işlemlerini belgeye bağlar.
(9) Arabulucu, görevlendirmeyi
yapan büronun yetkili olup olmadığını kendiliğinden dikkate alamaz. Karşı taraf
en geç ilk toplantıda, yerleşim yeri ve işin yapıldığı yere ilişkin belgelerini
sunmak suretiyle arabuluculuk bürosunun yetkisine itiraz edebilir. Bu durumda
arabulucu, dosyayı derhal ilgili sulh hukuk mahkemesine gönderilmek üzere
büroya teslim eder. Mahkeme, harç alınmaksızın dosya üzerinden yapacağı
inceleme sonunda yetkili büroyu kesin olarak karara bağlar ve dosyayı büroya
iade eder. Mahkeme kararı büro tarafından 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı
Tebligat Kanunu hükümleri uyarınca taraflara tebliğ edilir. Yetki itirazının
reddi durumunda aynı arabulucu yeniden görevlendirilir ve onuncu fıkrada
belirtilen süreler yeni görevlendirme tarihinden başlar. Yetki itirazının
kabulü durumunda ise kararın tebliğinden itibaren bir hafta içinde yetkili
büroya başvurulabilir. Bu takdirde yetkisiz büroya başvurma tarihi yetkili
büroya başvurma tarihi olarak kabul edilir. Yetkili büro, altıncı fıkra
uyarınca arabulucu görevlendirir.
(10) Arabulucu, yapılan başvuruyu
görevlendirildiği tarihten itibaren üç hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre
zorunlu hallerde arabulucu tarafından en fazla bir hafta uzatılabilir.
(11) Arabulucu, taraflara
ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması yahut yapılan
görüşmeler sonucunda anlaşmaya varılması veya varılamaması hallerinde
arabuluculuk faaliyetini sona erdirir ve son tutanağı düzenleyerek durumu
derhal arabuluculuk bürosuna bildirir.
(12) Taraflardan birinin geçerli
bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk
faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta
belirtilir ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile karşı
tarafın ödemekle yükümlü olduğu yargılama giderlerinin yarısından sorumlu
tutulur. Ayrıca bu taraf lehine avukatlık asgari ücret tarifesine göre
belirlenen vekalet ücretinin yarısına hükmedilir. Her iki tarafın da ilk
toplantıya katılmaması sebebiyle sona eren arabuluculuk faaliyeti üzerine
açılacak davalarda tarafların yaptıkları yargılama giderleri kendi üzerlerinde
bırakılır.
(13) Tarafların arabuluculuk
faaliyeti sonunda anlaşmaları halinde, arabuluculuk ücreti, Arabuluculuk Asgari
Ücret Tarifesinin eki Arabuluculuk Ücret Tarifesinin İkinci Kısmına göre aksi
kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde karşılanır. Bu durumda ücret,
Tarifenin Birinci Kısmında belirlenen iki saatlik ücret tutarından az olamaz.
İşe iade talebiyle yapılan görüşmelerde tarafların anlaşmaları durumunda,
arabulucuya ödenecek ücretin belirlenmesinde işçiye işe başlatılmaması halinde
ödenecek tazminat miktarı ile çalıştırılmadığı süre için ödenecek ücret ve
diğer haklarının toplamı, Tarifenin İkinci Kısmı uyarınca üzerinde anlaşılan
miktar olarak kabul edilir.
(14) Arabuluculuk faaliyeti
sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması
veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları
hallerinde, iki saatlik ücret tutarı Tarifenin Birinci Kısmına göre Adalet
Bakanlığı bütçesinden ödenir. İki saatten fazla süren görüşmeler sonunda
tarafların anlaşamamaları halinde ise iki saati aşan kısma ilişkin ücret aksi
kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde Tarifenin Birinci Kısmına göre
karşılanır. Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve taraflarca karşılanan
arabuluculuk ücreti, yargılama giderlerinden sayılır.
(15) Asıl işveren -alt işveren
ilişkisinin varlığı halinde işe iade talebiyle arabulucuya başvurulduğunda,
anlaşmanın gerçekleşebilmesi için işverenlerin arabuluculuk görüşmelerine
birlikte katılmaları ve iradelerinin birbirine uygun olması aranır.
(16) Bu madde uyarınca
arabuluculuk bürosu tarafından yapılması gereken zaruri giderler; arabuluculuk
faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması halinde anlaşma uyarınca taraflarca
ödenmek, anlaşmaya varılamaması halinde ise ileride haksız çıkacak taraftan tahsil
olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanır.
(17) Arabuluculuk bürosuna
başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede
zamanaşımı durur ve hak düşürücü süre işlemez.
(18) Arabuluculuk görüşmelerine
taraflar bizzat, kanuni temsilcileri veya avukatları aracılığıyla
katılabilirler. İşverenin yazılı belgeyle yetkilendirdiği çalışanı da
görüşmelerde işvereni temsil edebilir ve son tutanağı imzalayabilir.
(19) Arabuluculuk görüşmeleri,
taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça, arabulucuyu görevlendiren büronun bağlı
bulunduğu adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonunun yetki alanı
içinde yürütülür.
(20) 13/6/1952 tarihli ve 5953
sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin
Tanzimi Hakkında Kanunda düzenlenen gazeteci ile 20/4/1967 tarihli ve 854
sayılı Deniz İş Kanununda düzenlenen gemiadamı, bu madde kapsamında işçi
sayılır.
(21) Bu maddede hüküm bulunmayan
hallerde niteliğine uygun düştüğü ölçüde 7/6/2012 tarihli ve 6325 sayılı Hukuk
Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu hükümleri uygulanır.
(22) Arabuluculuğa başvuru usulü,
arabulucunun görevlendirilmesi ve arabuluculuk görüşmelerine ilişkin diğer
hususlar Adalet Bakanlığınca yürürlüğe konulan yönetmelikle belirlenir.
Sosyal Güvenlik Kurumuna başvuru
zorunluluğu
MADDE 4 - (1) 31/5/2006 tarihli ve 5510
sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile diğer sosyal
güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklarda, hizmet akdine tabi
çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talepleri hariç
olmak üzere, dava açılmadan önce Sosyal Güvenlik Kurumuna başvurulması
zorunludur. Diğer kanunlarda öngörülen süreler saklı kalmak kaydıyla yapılan
başvuruya altmış gün içinde Kurumca cevap verilmezse talep reddedilmiş sayılır.
Kuruma karşı dava açılabilmesi için taleplerin reddedilmesi veya reddedilmiş
sayılması şarttır. Kuruma başvuruda geçirilecek süre zamanaşımı ve hak düşürücü
sürelerin hesaplanmasında dikkate alınmaz.
(2) Hizmet akdine tabi
çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talebi ile
işveren aleyhine açılan davalarda, dava Kuruma resen ihbar edilir. İhbar
üzerine davaya davalı yanında feri müdahil olarak katılan Kurum, yanında
katıldığı taraf başvurmasa dahi kanun yoluna başvurabilir. Kurum, yargılama
sonucu verilecek kararı kesinleştikten sonra uygulamakla yükümlüdür.
Görev
MADDE 5 - (1) İş mahkemeleri;
Yetki
MADDE 6 - (1) İş mahkemelerinde açılacak
davalarda yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı
tarihteki yerleşim yeri mahkemesi ile işin veya işlemin yapıldığı yer
mahkemesidir.
(2) Davalı birden fazla ise
bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.
(3) İş kazasından doğan tazminat
davalarında, iş kazasının veya zararın meydana geldiği yer ile zarar gören
işçinin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.
(4) İş mahkemelerinin yetkilerine
ilişkin olarak diğer kanunlarda yer alan hükümler saklıdır.
(5) Bu madde hükümlerine aykırı
yetki sözleşmeleri geçersizdir.
Yargılama usulü ve kanun yolları
MADDE 7 - (1) İş mahkemelerinde basit
yargılama usulü uygulanır.
(2) Davaların yığılması halinde,
her bir talebe ilişkin vakıalar bakımından ispat yükü ve deliller ayrı ayrı
değerlendirilir.
(3) 12/1/2011 tarihli ve 6100
sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun kanun yollarına ilişkin hükümleri, iş
mahkemelerince verilen kararlar hakkında da uygulanır.
(4) Kanun yoluna başvuru süresi,
ilamın taraflara tebliğinden itibaren işlemeye başlar.
(5) Kanun yoluna başvurulan
kararlar, bölge adliye mahkemesi ve Yargıtay’ca ivedilikle karara bağlanır.
Temyiz edilemeyen kararlar
MADDE 8 - (1) Diğer kanunlardaki hükümler
saklı kalmak kaydıyla, aşağıda belirtilen dava ve işlerde verilen kararlar
hakkında temyiz yoluna başvurulamaz:
1) 24 üncü maddesinin birinci ve
beşinci fıkraları,
2) 34 üncü maddesinin dördüncü
fıkrası,
3) 53 üncü maddesinin birinci
fıkrası,
4) 71 inci maddesinin birinci
fıkrası,
kapsamında açılan davalarda verilen
kararlar.
ç) 25/6/2001 tarihli ve 4688
sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanununun;
1) 10 uncu maddesinin sekizinci
fıkrası,
2) 14 üncü maddesinin dördüncü
fıkrası,
kapsamında açılan davalarda verilen
kararlar.
Hüküm bulunmayan haller
MADDE 9 - (1) Bu Kanunda hüküm bulunmayan
hallerde 6100 sayılı Kanun hükümleri uygulanır.
Yürürlükten kaldırılan hükümler
MADDE 10 - (1) 30/1/1950 tarihli ve 5521
sayılı İş Mahkemeleri Kanunu yürürlükten kaldırılmıştır.
(2) Mevzuatta, yürürlükten
kaldırılan 5521 sayılı Kanuna yapılan atıflar, bu Kanuna yapılmış sayılır.
MADDE 11 - 22/5/2003 tarihli ve 4857
sayılı İş Kanununun 20 nci maddesinin birinci ve üçüncü fıkraları aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“İş sözleşmesi feshedilen işçi,
fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir
sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir
ay içinde işe iade talebiyle, İş Mahkemeleri Kanunu hükümleri uyarınca
arabulucuya başvurmak zorundadır. Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya
varılamaması halinde, son tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren, iki hafta
içinde iş mahkemesinde dava açılabilir. Taraflar anlaşırlarsa uyuşmazlık aynı
sürede iş mahkemesi yerine özel hakeme de götürülebilir. Arabulucuya
başvurmaksızın doğrudan dava açılması sebebiyle davanın usulden reddi halinde
ret kararı taraflara resen tebliğ edilir. Kesinleşen ret kararının da resen
tebliğinden itibaren iki hafta içinde arabulucuya başvurulabilir.”
“Dava ivedilikle sonuçlandırılır.
Mahkemece verilen karar hakkında istinaf yoluna başvurulması halinde, bölge
adliye mahkemesi ivedilikle ve kesin olarak karar verir.”
MADDE 12 - 4857 sayılı Kanunun 21 inci
maddesine üçüncü ve mevcut beşinci fıkralarından sonra gelmek üzere aşağıdaki
fıkralar eklenmiştir.
“Mahkeme veya özel hakem, ikinci
fıkrada düzenlenen tazminat ile üçüncü fıkrada düzenlenen ücret ve diğer
hakları, dava tarihindeki ücreti esas alarak parasal olarak belirler.”
“Arabuluculuk faaliyeti sonunda
tarafların, işçinin işe başlatılması konusunda anlaşmaları halinde;
belirlemeleri zorunludur. Aksi
takdirde anlaşma sağlanamamış sayılır ve son tutanak buna göre düzenlenir.
İşçinin kararlaştırılan tarihte işe başlamaması halinde fesih geçerli hale
gelir ve işveren sadece bunun hukuki sonuçları ile sorumlu olur.”
MADDE 13 - 4857 sayılı Kanunun 91 inci
maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“İşçilerin kanundan, iş ve toplu iş
sözleşmesinden doğan bireysel alacaklarına ilişkin başvuruları üzerine, iş
sözleşmesinin devam etmesi kaydıyla birinci fıkra hükmü uyarınca işlem
yapılabilir.”
MADDE 14 - 4857 sayılı Kanunun 92 nci
maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “ve işçi şikayetlerini inceleyen bölge
müdürlüğü memurları” ibaresi ile üçüncü fıkrasında yer alan “ile işçi
şikayetlerini incelemekle görevli bölge müdürlüğü memurları” ibaresi madde
metninden çıkarılmıştır.
MADDE 15 - 4857 sayılı Kanuna aşağıdaki
ek madde eklenmiştir.
“Zamanaşımı süresi"
EK MADDE 3 - İş sözleşmesinden
kaynaklanmak kaydıyla hangi kanuna tabi olursa olsun, yıllık izin ücreti ve
aşağıda belirtilen tazminatların zamanaşımı süresi beş yıldır.
MADDE 16 - 4857 sayılı Kanuna aşağıdaki
geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 8 - Ek 3 üncü
madde, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra sona eren iş
sözleşmelerinden kaynaklanan yıllık izin ücreti ve tazminatlar hakkında
uygulanır.
Ek 3 üncü maddede belirtilen
yıllık izin ücreti ve tazminatlar için bu maddenin yürürlüğe girmesinden önce
işlemeye başlamış bulunan zamanaşımı süreleri, değişiklikten önceki hükümlere
tabi olmaya devam eder. Ancak, zamanaşımı süresinin henüz dolmamış kısmı, ek 3
üncü maddede öngörülen süreden uzun ise, ek 3 üncü maddede öngörülen sürenin
geçmesiyle zamanaşımı süresi dolmuş olur.”
MADDE 17 - 7/6/2012 tarihli ve 6325
sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 2 nci maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendine “gerçekleştiren,” ibaresinden sonra gelmek üzere
“tarafların çözüm üretemediklerinin ortaya çıkması halinde çözüm önerisi de
getirebilen,” ibaresi ve (d) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bent
eklenmiş ve diğer bentler buna göre teselsül ettirilmiştir.
“e) İdare: 10/12/2003
tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I), (II),
(III) ve (IV) sayılı cetvellerde yer alan idare ve kurumlar ile 5018 sayılı
Kanunda tanımlanan mahalli idareler ve bu idareler tarafından kurulan
işletmeleri, özel kanunla kurulmuş diğer kamu kurum, kurul, üst kurul ve
kuruluşları, kamu iktisadi teşebbüsleri ile bunların bağlı ortaklıkları,
müessese ve işletmelerini, sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait
diğer ortaklıkları,”
MADDE 18 - 6325 sayılı Kanunun 4 üncü
maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “taraflar da” ibaresi “taraflar ve
görüşmelere katılan diğer kişiler de” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 19 - 6325 sayılı Kanunun 6 ncı
maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“(3) Daire Başkanlığı,
arabulucuların uzmanlık alanlarını ve uzmanlığa ilişkin usul ve esasları
belirlemeye yetkilidir.”
MADDE 20 - 6325 sayılı Kanunun 8 inci
maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi yürürlükten kaldırılmıştır.
MADDE 21 - 6325 sayılı Kanunun 13 üncü
maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“(3) Arabuluculuk
ücretini karşılamak için adli yardıma ihtiyaç duyan taraf, arabuluculuk
bürosunun bulunduğu yerdeki sulh hukuk mahkemesinin kararıyla adli yardımdan
yararlanabilir. Bu konuda 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanununun 334 ila 340 ıncı maddeleri kıyasen uygulanır.”
MADDE 22 - 6325 sayılı Kanunun 15 inci
maddesinin altıncı fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki
fıkralar eklenmiştir.
“(6) Arabuluculuk
müzakerelerine taraflar bizzat, kanuni temsilcileri veya avukatları
aracılığıyla katılabilirler. Uyuşmazlığın çözümüne katkı sağlayabilecek uzman
kişiler de müzakerelerde hazır bulundurulabilir.”
“(7) Tarafların çözüm
üretemediklerinin ortaya çıkması halinde arabulucu bir çözüm önerisinde
bulunabilir.
(8) Arabuluculuk müzakerelerinde
idareyi, üst yönetici tarafından belirlenen iki üye ile hukuk birimi amiri veya
onun belirleyeceği bir avukat ya da hukuk müşavirinden oluşan komisyon temsil
eder. Komisyon, arabuluculuk müzakereleri sonunda gerekçeli bir rapor düzenler
ve beş yıl boyunca saklar.
(9) Komisyon üyelerinin
arabuluculuk faaliyeti kapsamında yaptıkları işler ve aldıkları kararlar
sebebiyle açılacak tazminat davaları, ancak Devlet aleyhine açılabilir. Devlet
ödediği tazminattan dolayı görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle
görevini kötüye kullanan üyelere ödeme tarihinden itibaren bir yıl içinde rücu
eder.
(10) Bu maddenin uygulanmasına
ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça yürürlüğe konulan yönetmelikle düzenlenir.”
MADDE 23 - 6325 sayılı Kanunun 17 nci
maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi aşağıdaki şekilde ve ikinci fıkrasında
yer alan “taraflar veya vekillerince” ibareleri “taraflar, kanuni temsilcileri
veya avukatlarınca” şeklinde değiştirilmiştir.
“d) Uyuşmazlığın
arabuluculuğa elverişli olmadığının tespit edilmesi.”
MADDE 24 - 6325 sayılı Kanunun 18 inci
maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “asıl uyuşmazlık hakkındaki görev ve
yetki kurallarına göre belirlenecek olan mahkemeden” ibaresi “arabulucunun
görev yaptığı yer sulh hukuk mahkemesinden” şeklinde ve üçüncü fıkrasında yer
alan “üzerinden de yapılabilir” ibaresi “üzerinden yapılır” şeklinde
değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
“(4) Taraflar ve
avukatları ile arabulucunun birlikte imzaladıkları anlaşma belgesi, icra
edilebilirlik şerhi aranmaksızın ilam niteliğinde belge sayılır.
(5) Arabuluculuk faaliyeti
sonunda anlaşmaya varılması halinde, üzerinde anlaşılan hususlar hakkında
taraflarca dava açılamaz.”
MADDE 25 - 6325 sayılı Kanunun 20 nci
maddesinin ikinci fıkrasının (ç) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, (e)
bendinde yer alan “ve uygulamalı” ibaresi madde metninden çıkarılmış ve maddeye
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
ç) 26/9/2004 tarihli ve 5237
sayılı Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa
bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıldan fazla süreyle hapis cezasına
ya da affa uğramış olsa bile Devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene
ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık,
dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat
karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı
değerlerini aklama veya kaçakçılık, gerçeğe aykırı bilirkişilik yapma, yalan
tanıklık ve yalan yere yemin suçlarından mahkûm olmamak,
“(4) Daire Başkanlığı,
sicile kayıtlı arabulucuları, görev yapmak istedikleri adli yargı ilk derece
mahkemesi adalet komisyonlarına göre listeler ve listeleri ilgili komisyon
başkanlıklarına gönderir. Bir arabulucu, en fazla üç komisyon listesine kaydolabilir.”
MADDE 26 - 6325 sayılı Kanunun 28 inci
maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“(3) Arabuluculuğa
başvuranları bilgilendirmek, arabulucuları görevlendirmek ve kanunla verilen
diğer görevleri yerine getirmek üzere Bakanlık tarafından uygun görülen
adliyelerde arabuluculuk büroları kurulur. Adli yargı ilk derece mahkemesi
adalet komisyonu tarafından, münhasıran bu bürolarda çalışmak üzere bir yazı
işleri müdürü ile yeteri kadar personel görevlendirilir. Arabuluculuk büroları,
Hakimler ve Savcılar Kurulu tarafından belirlenen sulh hukuk hakiminin gözetim
ve denetimi altında görev yapar. Arabuluculuk bürosu kurulmayan yerlerde bu
büroların görevi, adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonunca
görevlendirilen sulh hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüğü tarafından ilgili
hakimin gözetim ve denetimi altında yerine getirilir.”
MADDE 27 - 6325 sayılı Kanunun 31 inci
maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde yer alan “Hakimler ve Savcılar
Yüksek Kurulu” ibaresi “Hakimler ve Savcılar Kurulu” şeklinde değiştirilmiş,
(g) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bentler eklenmiş, diğer bentler buna
göre teselsül ettirilmiş ve mevcut (h) bendinde yer alan “Müdürü” ibaresi
“Başkanı” şeklinde değiştirilmiştir.
“ğ) Kendisine mensup
işçi sayısı en çok olan üç işçi sendikaları konfederasyonunca seçilecek birer
temsilci.
MADDE 28 - 6325 sayılı Kanunun 36 ncı
maddesinin birinci fıkrasında yer alan “ve uygulamalı” ibaresi madde metninden
çıkarılmıştır.
MADDE 29 - 18/10/2012 tarihli ve 6356
sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununun 5 inci maddesinin birinci
fıkrasına dördüncü cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiş ve
fıkranın mevcut beşinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Karar hakkında istinaf yoluna
başvurulması halinde bölge adliye mahkemesi iki ay içinde kararını verir.”
“Bu karara karşı temyiz yoluna
başvurulması halinde Yargıtay, uyuşmazlığı iki ay içinde kesin olarak karara
bağlar.”
MADDE 30 - 6356 sayılı Kanunun 15 inci
maddesinin ikinci fıkrasına ikinci cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki
cümle eklenmiş ve fıkranın mevcut üçüncü cümlesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Karar hakkında istinaf yoluna
başvurulması halinde bölge adliye mahkemesi bir ay içinde kararını verir.”
“Bu karara karşı temyiz yoluna
başvurulması halinde Yargıtay’ca on beş gün içinde kesin olarak karar verilir.”
MADDE 31 - 6356 sayılı Kanunun 24 üncü
maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Mahkemece verilen karar hakkında
istinaf yoluna başvurulması halinde bölge adliye mahkemesi kesin olarak karar
verir.”
MADDE 32 - 6356 sayılı Kanunun 34 üncü
maddesinin dördüncü fıkrasının ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Karar hakkında istinaf yoluna
başvurulması halinde bölge adliye mahkemesi on beş gün içinde kesin olarak
karar verir.”
MADDE 33 - 6356 sayılı Kanunun 41 inci
maddesinin altıncı fıkrasının dördüncü ve beşinci cümleleri aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Mahkemece verilen karar hakkında,
ilgililerce veya Bakanlıkça istinaf yoluna başvurulması halinde bölge adliye
mahkemesi bir ay içinde kararını verir. Bu karara karşı temyiz yoluna
başvurulması halinde Yargıtay, temyiz talebini bir ay içinde kesin olarak
karara bağlar.”
MADDE 34 - 6356 sayılı Kanunun 43 üncü
maddesinin üçüncü fıkrasının üçüncü cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve
fıkraya aşağıdaki cümle eklenmiştir.
“Bunların dışındaki itirazlar için
mahkeme, duruşma yaparak karar verir ve bu karar hakkında istinaf yoluna
başvurulması halinde bölge adliye mahkemesi bir ay içinde kararını verir.”
“Bu karara karşı temyiz yoluna
başvurulması halinde Yargıtay bir ay içinde kesin olarak karar verir.”
MADDE 35 - 6356 sayılı Kanunun 53 üncü
maddesinin birinci fıkrasının üçüncü cümlesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Karar hakkında istinaf yoluna
başvurulması halinde bölge adliye mahkemesi, uyuşmazlığı iki ay içinde kesin
olarak karara bağlar.”
MADDE 36 - 6356 sayılı Kanunun 71 inci
maddesinin birinci fıkrasının üçüncü cümlesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Karar hakkında istinaf yoluna
başvurulması halinde bölge adliye mahkemesi bir ay içinde kesin olarak karar
verir.”
MADDE 37 - 22/1/1990 tarihli ve 399
sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Personel Rejiminin Düzenlenmesi ve 233 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair
Kanun Hükmünde Kararnameye aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
“EK MADDE 3 - Bu Kanun Hükmünde
Kararnamenin ek 1 inci ve geçici 9 uncu maddelerine tabi teşebbüs ve bağlı
ortaklıklarda toplu iş sözleşmesi kapsamı dışında çalışan personel ile bu
teşebbüs ve bağlı ortaklıklar arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya
kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına ilişkin dava ve işler iş
mahkemelerinde görülür.”
Geçiş hükümleri
GEÇİCİ MADDE 1 - (1) Mülga 5521 sayılı Kanun
gereğince kurulan iş mahkemeleri, bu Kanun uyarınca kurulmuş iş mahkemeleri
olarak kabul edilir. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan
davalar, açıldıkları mahkemelerde görülmeye devam olunur.
(2) Bu Kanunun dava şartı olarak
arabuluculuğa ilişkin hükümleri, bu hükümlerin yürürlüğe girdiği tarih
itibarıyla ilk derece mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtay’da
görülmekte olan davalar hakkında uygulanmaz.
(3) Başka mahkemelerin görev
alanına girerken bu Kanunla iş mahkemelerinin görev alanına dahil edilen dava
ve işler, iş mahkemelerine devredilmez; kesinleşinceye kadar ilgili mahkemeler
tarafından görülmeye devam olunur.
(4) İlk derece mahkemeleri
tarafından bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce verilen kararlar, karar
tarihindeki kanun yoluna ilişkin hükümlere tabidir.
Yürürlük
MADDE 38 - (1) Bu Kanunun;
yürürlüğe girer
Yürütme
MADDE 39 - (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.